Hayatımız seçenekler üzerine kurulmuşken en çok hata yapılan konulardan birisi de duygusallık adına hayatımızı şekillendirdiğimiz belkide bütün hayatımızı etkilecek o karar evlilik...
Daha kendimizi tanımaya başladığımızda annemize aşık olarak duygusal anlamda serüvene başlamış oluruz. Erkekler annesine kızlar babasına aşık olarak onlarla büyüyünce evlenmek istediklerini dile getirerek duygusal hayatına başlar. Çünkü mantığımız daha oluşmadığı için kalbimizin söylediğine göre hareket ederiz. Aşk yaşayabilene hayatında yaşayamayacağı duyguları yaşatma fırsatı verir. Çoğu zaman karşılıksız olan bu aşk ne yazıkki genelde acı ile bütünleştirilir. Aşk acısı üzerine yazılan şiirler, söylenen şarkılar, izlenen filmlerle doludur hayat. Bunca yaşanmış örnekler olmasına rağmen neden hala aşk acısı çekenler var diyebilirsiniz.
İlk aşklarımız anne,babalarımızdan sonra gerçek anlamda aşık oldum diyerek bu sefer de ilk okul aşklarımız olur. Aşkımızı sığdıramayız hiçbir kalıba. Bizim aşkımız diğerlerinin aşkından hep farklıdır. Sonsuza kadar süreceğini düşünerek masum aşkımızı yaşamaya çalışırız. Ama her zaman ki gibi o aşkında sonu gelir ve yeni bir serüven başlar.
Artık vücudumuzu keşfetmeye başlarız bazı hormonlarımızın etkisi ile aşk biraz daha masum olmaktan çıkar ihtiyaçmış gibi hissederiz. Çoğu zaman karşı cinsimizin küçüçük bir hareketine bile büyük anlamlar yükleyerek farklı boyutlara taşıyabiliriz. Burada sahneye geçmişte izlenen filmler okunan kitaplardaki senaryolar giriyor ve aşkımızı o senaryodaki baş kahramanın yaşadıkları ile ilişkilendirme başlıyor. Platonik aşkı öğreniyoruz, aşk için kendine zarar vermeyi öğreniyoruz ( kesici bir madde ile vücudumuza atılan cizikler), duygusal anlamda hormonlarımızın de etkisi ile belkide ilk olarak karşı cinsimize hormonal bir arzu ihtiyaç olarak yaklaşıyoruz. İşte aşk ve hormon burada yapılan hatalar konusunda aynı görevi üstleniyor. Genç yaşta bu denli dijital girdiler varken daha olmaması gereken merak başlıyor. Çoğu genç hormonların da etkisi ile aslında hoşlandığı birisini aşık olmuş gibi hissetmesine neden oluyor. Durum böyle olunca aşık olan genç tıpkı filmlerdeki gibi aşkı için herşeyi yaparım kahramanlıklarına başlıyor. Çünkü ona göre o gerçek aşkını buldu ve hepimizin yaptığı hatayı yaparak o düşünceye girdi " BİZİM AŞKIMIZ BAŞKA BİZ EVLENECEĞİZ DİĞERLERİ GİBİ GEÇİCİ BİR HEVES DEĞİL" diyerek daha lise zamanında evlilik hayaline giren gençler ilk fırsatta evli gibi yaşamaya özenerek çoğu zaman hayatlarının hatalarını yapmak konusunda yine bilerek ve isteyerek düşünmeden hareket ediyorlar. Çünkü büyükler hep şu sözü kullanıyor " Nasıl olsa bitecek boşuna uğraşma kim lise aşkı ile evlenmişte sen evleneceksin". Evet hemen hemen herkesin duyduğu bu cümle maalesef %95 diyelim hadi herkesin yaşadığı senaryo. Çünkü tecrübe etmeden hormonlar ve aşkın bu denli mantığın önüne geçmesi sadece onu doğru gösteriyor.
Gelelim asıl konumuza aşk evliliği mi mantık evliliği mi ?
Neden lise yılında yaşananları anlattım çünkü o zamana kadar ki olan tavır ve davranışlarımız da aşık olan yetişkin bireyin de davranışlarına benzerlik gösterdiği için konuya örnek olabilmesi açısından güzel bir giriş oldu.
Sonsuz aşk düşüncesi kulağa ne kadar hoş gelse de gerçekte sonsuz aşk diye birşey olmadığını söyleyeceğim ve yine klişe laf olacak diyeceksiniz. Ama yaratılış olarak insanoğlu unutmaya ve yaşanılanları sıradanlaştırmaya meyilli olduğu için gerçekler bunlar. Hayatımızın her anında kendimiz için acı olaylar yaşarız küçükken hayvanımız ölür artık hiç mutlu olamayacağımızı düşünürüz. Biraz büyürüz birine aşık oluruz sonra biter artık onu unutamam kimseyi sevemem deriz ama yine severiz. Çok sevdiğimiz dedelerimizi, ebelerimizi kaybederiz. Çok üzülürüz göz yaşı dökeriz hatta canımız dediğimiz Allah kimseye amansız yaşatmasın anne babalarımızı yada kardeşlerimizi daha genç yaşta kaybederiz ve hayat artık hep acı ile dolu olacak diye düşünürüz ama hepsini unuturuz...
Yani hep büyüklerimizin o sözü bizi utandırıp onları doğru çıkarır. Çünkü hiçbir anne baba direk anne baba olmadı, onlar da bizim yaşadıklarımızı acı yada tatlı tecrübe ederek bu yaşlara geldi.
Aşk yaşanabildiği zaman hayatta daha önce hiç hissetmediğiniz o duyguyu o tatları yaşatır insana. Aşık olduğu kişinin saçının teline bile bir anlam yükleyip o tele dokunmak bile mutluluk verir o kişiye. Temel anlamda çok güzel görünse de evlilik acısından kötü sonuçlar ile neticelenebilmektedir. Çünkü aşıkken çiftler karşı tarafra beğenmedikleri özellikleri hep görmemezlikten gelirler veya ben onu evlenince düzeltirim anlayışına bürünürler. İki düşünce de maalesef aşk bitip yerinin monotonluğu bırakınca keşkelere bırakır. Çünkü aşıkken mantık kapalı olduğu o zamanlardaki rahatsız edici davranışlar şimdi tahammül edilemez boyutta ve daha çok şiddetle karşımıza dikilir. Hal böyle olunca da düzeltilemeyen bu davranışlar evliliğin daha başlarında boşanma ile sonuçlanmaya yol açıyor.
Peki mantık evliliği diyoruz da bu mantık evliliği nasıl oluyor?
Mantık evliliği aşk ile olmaz mı. İlla aşık olmadan mı evleneceğiz mutlu olmak için ? diye sorularınızı duyar gibiyim. Elbette aşk ile mantık evliliğini birleştirirseniz en güzeli olur. Ama çoğu zaman bulunduğumuz zaman ve çevrenin etkisi ile bu neredeyse imkansız bir boyut kazanmış durumda. Nasıl mı ? Hiç karşı cinsinizle evlenmeden önce hiçbir cinsel ilişki yaşamadığınızı düşünebiliyor musunuz? (Cinsel ilişkiden kastım elini tutma, öpüşme vb... boyutları değişiyor). Bu konuya başka bir yazımda herkeyin ilki bir başkadır olarak devam edeceğim...
Aşık olan insan eğer aceleci davranarak evlenmeye kalkışırsa aşk bitince o evlilik enkazla sonuçlanma ihtimali çok yüksek olur. Ama zamana yayarak aşkı yaşayıp daha sonra mantığınızın da onaylamaya başlattığını hissettiğiniz zaman evlenmeyi düşündüğünüzde o zaman bir adım daha mutlu evliliğe yaklaşmış olacaksınız. Peki mantığımızın çalıştığını nasıl anlayacağız. Çevremizde eşimiz dostumuz ailemiz bizi yaşadığımız ilişkinin olumsuz yönlerini dile getiriyor ve artık onlara hak vermeye başlamışsak duygusal anlamda olgunlaşma başlamış demektir.
Şimdilik buraya kadar yazıyorum. Bir sonraki yazımda evlilikte yapılan en büyük hatalar ve boşanma nedenlerine deyineceğim.
Yazımı sonuna kadar okuma sabrını göstermişseniz mutlu bir evlilik yapmak konusunda bir adım atmışsınız diye düşünüyorum. Diğer yazımıda en kısa sürede hazırlayıp sizlerle paylaşacağım.